Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Soğanı masaya koyup dağıtır mısınız?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi Açılış Töreni’nde konuştu.
Kılıçdaroğlu’na hitaben yaptığı konuşmada Erdoğan, “Türkiye nice şerefsiz siyasetçiler gördü. ‘Millet yol mu yiyecek, yol mu yiyecek, köprü mü otoban mı’ sözlerine bakın. ‘Bana soğandan bahset. ve domates.’ “Soğanın tadı nedir bilirsin, sofraya koyup dağıtır mısın?” dedi. Dağıtamıyorlar, lükslerini bozuyor. Ekonomiden habersizler, iş ve hizmet düşmanıdırlar.”
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanı sıra sonradan bu listeye dahil olan Dubai, Singapur, Hong Kong gibi değerli finans merkezleri de var. Küresel finansın ağırlık merkezi daha da kayıyor ve batıdan doğuya daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.Bu bağlamda Asya ve Avrupa’nın ortasında yükselen trend Ülkemizin siyasi rekabet ile jeopolitik konumu İstanbul’un önüne yeni fırsat pencereleri açmaktadır.Türkiye Ekonomi Modeli ile hedeflerimizi bir adım öteye taşıdık. Ülkemizi yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla ve cari fazlayla büyütmeyi esas alan Aktaş, “Türkiye’de ticaret köprüsü görevi gören İstanbul’un ortada birebir bağlantı kurabilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. finansal piyasaların. Biz bu haberi iktidara geldikten birkaç yıl sonra verdik. İstanbul’u dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri yapacağımızı söyledik ve yaptık. Şimdi bu işin içindeyiz.” Fiziki şartları oluşturduk. Kiminle kavga etmedik? Ziraat Bankası’nı İstanbul’a taşıyacak bizden önce geldiler Ne yaptılar Vakıfbank için aynı şeyi söylediler Hepsi aynı şeyi söyledi Çünkü kadim medeniyetimizden tarihimizden haberleri yok Ne olduğunu bilmiyorlar İstanbul, tarihte bu ülkenin finans merkezi olduğu gibi, şimdi de bu ülkenin finans merkezi olma misyonunu üstleniyor.
Sandığın rengi hakkında en ufak bir şüphem yok: Bildiğiniz gibi ülkemiz 14 Mayıs’ta yapılacak bir seçim sürecinde. 27 gün sonra sandık başına gideceğiz ve kendimizin, çocuklarımızın ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok kritik bir karar alacağız. Sadece adaylar, siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil, iki farklı anlayış arasında da önemli bir tercih yapacağız. İnanıyoruz ki milletimizin tercihi 21 yıldır olduğu gibi çalışma, hizmet ve yatırım politikasından yana olacaktır. Ülkemizin 21 yıldır inatla, sabırla ve istikrarla sürdürdüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır. Halkımız, özellikle Türkiye’yi 2002 öncesi tanıyanlar, gerektiğinde bedel ödeyerek ve emek vererek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazanımlardan geri adım atılmasına asla izin vermeyecektir. İnşallah 14 Mayıs’ta milli irade bir kez daha tecelli eder, aziz milletimiz bismillah diyerek Türkiye Asrını başlatır. 40 yıllık ömründe meydanların nabzını tutmuş, meydanların dilini okumuş bir siyasetçi olarak, Allah’ın izniyle sandıkların renginden hiç şüphem yok.
DÜNYADA HİÇ BU KADAR MÜCADELELİ BİR BAŞKAN GÖRMEMİŞTİM: Sonuç ne olursa olsun burada bir noktaya daha değinmek istiyorum. Seçim dönemleri siyasetçilerin, siyasi partilerin, ittifakların teraziye çıktığı günlerdir. Bu günler, herkesin ülkenin geleceği için hangi amacı ve vizyonu varsa ortaya koyduğu zamanlardır. Bu dönemde millet, siyaset kurumunu dinler, verdiği sözleri ölçer, tartar, herkesin çapı, kapasitesi ve ufku hakkında fikir sahibi olur. Böylece önümüzdeki 5 yıl boyunca kimin ve hangi zihniyetle yönetileceğine karar verir. Seçim tarihinin açıklanmasından bu yana geçen süre, hem ülkemiz ekonomisine hem de muhalefetin durumuna ilişkin bazı gerçekleri ortaya çıkardı. Üzülerek belirtmek isterim ki, muhalefetin Türkiye’yi yönetme, ülkemizi hedeflerine, milletimizi hayallerine götürme vizyonu yoktur.
Bu süreç, ülkemizin 2002 öncesinde neden geri kaldığını, ülkemizde neden hizmet ve eser sıkıntısı yaşandığını, milletimizin neden yıllarca yokluğa, yoksulluğa ve işsizliğe mahkûm edildiğini de gösterdi. Bulgularımızı haklı çıkaracak pek çok korkunç örnek var. Her şeyi bedavaya vermek, batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenmek, IMF reçetelerine teslim olmak gibi gerçek dünyayla hiçbir ilgisi olmayan sayısız saçma sapan vaatlerden bahsetmeyi paha biçilemez buluyorum. Hayal edebilirsiniz? İngiltere’den 300 milyar dolar getirecekti. Bu yüzden tefecilerle pazarlık yaptı. Ona havada ve yerde sözler söylediler. O da buraya motamot geldi ve o sözleri aktarıyor. Şimdi burada finans sektörünün ileri gelenleri var. Sanki siz böyle bir şeye inanıyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Bu mümkün mü? 20 yıl bu ülkede Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptım ama dünyanın hiçbir cumhurbaşkanında böyle bir saçmalık, böyle bir aldatmaca görmedim. Ama ne yazık ki bu zavallının hayatında bir SSK’sı var, SSK’yı batıran bu değil mi? Merhum Savaş Ay, hayatta olsaydın tekrar bütün millete gösterirdin. Hastanelerimizin durumu nasıldı? O hastanelerdeki vatandaşlarımın durumu neydi? Şimdi şehir hastanelerimizde dünyaya meydan okuyoruz. Elhamdülillah şehir hastanelerimizle, dünyanın dört bir yanından liderler bu hastaneleri görünce hayrete düşüyorlar. Ama Kemal Bey yap-işlet-devret nedir bilelim der. Öğrenmediysem, ne yapayım ve seninle başa çıkayım? Biraz azim ve kararlılığınız varsa açın kitapları. Yap-işlet-devret nedir öğrenin. Market hesabı yapacak kadar ekonomi ve matematik bilgisine sahip olan herkes, ekonominin bunlarla yönetilemeyeceğini çok yeterli görür.
İKİ ANAHTARLA İZLEYENLERİN İKİ ANAHTARI SAKLADIĞINI UNUTMAYIN: Muhalefetin durumuna gülüyor, siyaset kurumuna bazen gülüyor, bazen üzülüyor. Meydanlarda iki anahtarla yürüyenin iki anahtardan da kendini kaybettiğini unutmaz. IMF torbacılarının ülkeyi terk etme vaadlerini millet çok iyi biliyor. İnsanlar milyarlarca dolar borçla nasıl ortadan kaybolduklarını unutmuyorlar. Yedi kişilik masanın etrafında olanlar var, onlardan biriyle Davos’tayız. Davos’ta Kahn IMF başkanı, onunla görüşüyoruz. Arada bir adam gönderiyorsun Türkiye’yi yönetmekten bahsediyorlar taksitini alıyor musun dedim. Türkiye’yi yönetmek benim elimde. IMF’ye 23,5 milyar dolar borcumuz var. 2013 yılına kadar IMF’ye ödemeleri yaptık, bitirdik, sonra ne oldu. CHP’nin sözcüsü ve bir dönem hazine başkanı olan ortağı otellerde kapalı kapılar ardında oturup IMF adına pazarlık yaptı. IMF desteği olmadan bu işi yürütemeyeceksiniz. Ekonomide sıkıntılar vardı, hayır çok güzel yolumuza devam ediyoruz. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 22,5 milyar dolardı. Benim başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara çıkardık. 2013 yılında IMF ile ilişkilerimizi kestik, merkezin döviz rezervleri arttı, şu anda buna ihtiyacımız yok. Bu millet, ülkenin hazinesi borç dolu diye IMF’den alınan borçlarla memur maaşlarının ödendiğini unutmuyor. SHP ve CHP dönemleriydi, millete çok acılar çektirdiler. İnsanlar geçmişte SSK’yı nasıl batırdıklarını, vatanı nasıl soyduklarını asla unutmayacaklar. 90’ların popülist söylemlerinin ülkeyi nasıl çökerttiğini bu millet unutmaz.
YOL YEMEZ AMA YOLUN ÜZERİNDEN ÜRETİM VAR: Türkiye çok şerefsiz siyasetçi gördü. Bizim memlekette hiçbir siyasetçi ‘Millet yolu, köprüyü, otobanı yer mi’ demez, sözlere bakın. “Bana soğanlardan, domateslerden bahset.” Soğanın tadını bilirsiniz, soğanı masaya koyup dağıtır mısınız? Dağıtamaz, lükslerini bozar. Ekonomi cahilliği, iş ve hizmetin düşmanı olmuştur. Dünyayı biraz takip eden hiç kimse böyle bir cümle kurmaz. Köprüler, viyadükler, havaalanları olmasaydı Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna nasıl giderdik? Beni üzen bir şey daha var. Öncelikle yol yenilecek bir meta değildir, bunu bilmelisiniz Sayın Profesör. Yol yenilmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici ürününü satar, turist seyahat eder, nakliyeci ekipman taşır. Yol sayesinde yatırım geliri, sanayi gelişir, istihdam oluşur. 85 milyon birbiriyle buluşacak, helal gıda alacak. Ekonominin, üretimin ve sanayinin bel kemiğidir. Yol medeniyettir diyoruz. 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyler bilsinler ki bu domatesler de patatesler de bu tarafa gidiyor. Yollar olmasaydı tüketicinin olduğu yere ulaşamazdık.
ATA İLE İLGİLİ HİÇBİR ŞEY YOKTUR: 6 Şubat depreminde yollar olmasaydı tüm ihtiyaçlarını deprem bölgelerine nasıl ulaştıracaklardı? Uçaklar, tırlar, otobüsler… Depremzedeleri uçakla ücretsiz taşıdık. Burada aklı ve anlayışı olan tüm vatandaşlarıma soruyorum. Memleketimizi yollarla örmeseydik Türkiye’yi buraya getirebilir miydik? 251 milyar dolardan fazla yatırım çekebilir miyiz? Ekonomimizi her yıl yüzde 5 büyütüp istihdamı 32 milyona çıkarabilir miyiz? Havalimanı yapmasaydık 51,5 milyon turisti ağırlayabilir miydik? Uzağa gitmeye gerek yok. İstanbul Havalimanı bile tek başına ulaşım yatırımlarının katma maliyetini göstermeye yeter. Dünyanın sayılı havalimanlarından biri. Kemal Bey onları takip edemez, hafızası onlara yetmez. Her yatırımda emsal rakamları görmek mümkündür. Bunları sorun karşısında israf olarak görseydik 2002’lerin Türkiye’sinden bir adım öteye gidemezdik. Eğitimin en değerli adımlarından biri olan ilkokuldan lise son sınıfa kadar o dönemi yaşayanlarımız var. Teksir kağıtlarla okuyoruz. Ağabeyler de onları bize para karşılığında vermezdi. Yavrularımıza bu belayı yaşatmayalım dedik. Kuşe kağıttan kitapları sıraların üzerine koyduk ve yavrularımız kitaplarını sıraların üzerinde buldular. Bu bir anlayış sözüdür. Bu anlayış olmasaydı eğitimin kıymetini bilemezdiniz. Üniversite sayımızı 78’den 208’e çıkardık. Göreve geldiğimizde bu bölge çukur ve çamurla dolu bir yerdi. Merak etmeyin Ataşehir’dir, Ata ile alakası yoktur. Fikirtepe de berbat bir yerdi. Orada bir köşk vardı, köşk dışında rezil durumdaydı. Kentsel dönüşümle alıp bugünkü haline getirdik. Can simidine dönüşen yollardan onları kurtardık.” (HABER MERKEZİ)